29 Aralık 2008 Pazartesi
27 Aralık 2008 Cumartesi
26 Aralık 2008 Cuma
öyle böyle değil
Off, ayaklarım! O kadar balık yersem olacağı budur elbette. Halbuki yeni aldığım karikatür albümünü rafa yerleştirebilirdim. Ama yapmadım. Peki, pişman mıyım acaba? Değilim ya sanki. Ama ya pişmansam? İşte o zaman dananın kuyruğu kopar arkadaş! Biz ne danalar gördük be yavrum... Hey gidi hey! Nerede o eski ayranlar? Ekşi ekşi, buz gibi ayranlar? Balığın yanında ayran içilir mi acaba? Yoğurtla balık tepkimeye girip zehir etkisi yaratıyormuş gibi söylemler işittim. Olsun yav, kendi elimden zehir olsa içerim vallahi. Hiç acımam. Acınacak haldeyim ama, bunu yapmam. Niye acıyayım ki? Bana kimler acısın? Kimse acımasın. Arada bir halimi hatrımı sorsun herkes. Acımasın. Aklından geçirsin beni, ama acımasın. Ama yoğurt acısın. Acı yoğurdun ayranı mükemmel olur. Aslında acı yoğurt olmaz yahu. Şaşırdım. Ekşi olur değil mi? Evet ekşi olur. Ekşi yoğurdun ayranı bambaşkadır. Bir de soğuk olursa... Ayran soğuk olacak, yanlış anlaşılmasın. Ama doğal soğukluk olmalı. Buzdolabının sahte soğuklğu değil. Çeşmeden gürül gürül akan suyla yapılmalı. Buzdolabı gibi olmaz o soğukluk. Bir başka olur. Dokunmaz adama. Kadına da dokumaz. Ama çocuklara dokunabilir, bilemeyeceğim. Bir uzmana danışmalı, doktora sormalı. Ee, ne demişler; bir elin nesi var, iki elin sesi var. Ben bir el isem, doktor diğer el. Böylece beraber ses çıkarırız. Fazla gürültü çıkmaz ama. Gerçekten. Belki iyi bir ses bile olabilir. Sesim hiç iyi değil ama, doktorun sesi iyiyse onun gölgesine sığınabilirim. Ama onun sesi de kötüyse elden ne gelir? Elimden geleni ardıma komam, herşeyi yaparım ekmek çarpsın.
Çarpık kentleşmenin getirdiği sorunlar yüzünden doğal soğukluğuyla insanı cezbeden bir tas ayran içemez oldum yahu! Hiçbir yerde çeşme yok.Musluktan akan şey su mu değil mi belli değil. İğrenç bir akışkan. Eğer çarpık kentleşme olmasaydı her yer köy olurdu, köylerdede çeşmeler olurdu. Ben soğuk ayranımdan ayrılmazdım. Kent, boyun devrilsin! Boynun altında kalsın! Bir canavar yarattık galiba. Özür dilerim kent, sana patladım. Seni kim yarattı oğlum? Biz, değil mi? O zaman bize kızayım. Kızayım ki tarihten ders çıkarıp daha da kötüye gitmeyelim. Küre de ısındı zaten. Ayran da ısındı. Hep buzdolabının yüzünden! Küreyi ısıtan da o, ayranma sahta serinliği veren de! Buzdolabı, boyun devrilsin! Boynun altında kalsın! Bir canavar yarattık galiba. Özür dilerim buzdolabı, sana patladım. Seni kim yarattı oğlum? Biz, değil mi? O zaman bize kızayım. Kızayım ki tarihten ders çıkarıp daha da kötüye gitmeyelim. Küre de ısındı zaten. Yine mi başa dönüyorum yahu? Zavallı penguenler. Bir eğlenceleri buz üztünde kayak yapmaktı, onu da yapamayacaklar. Öyle kös kös oturacaklar yuvalarında. Hareketsizlikten strese girip hastalanacaklar. Onlara buz lazım. Bize de ayran. Buz gibi. Doğal serinlik. Doğal soğukluk. Ama yanında balık yersek zehir olabilir. Aha kelime oyunu gibi oldu. Balık ve ayran. Aslında denemek lazım. Deneme yanılma metodu diye bir olay var. Onu uygulamalı. Amma velakin balık güzel, balık lezzetli, balık hoş. Her zaman yemeli, yemeyenlere yedirtmeliyiz. Tabiî ki tadında bırakmalı. Sen git bir oturuşta üç buçuk kilo hamsi ye! Nerede görülmüş lan bu manyak? Ondan sonra mızmızlan ayağım burkuldu diye... O kadar yersen normal insan gibi yürünebilir mi hiç? Tökezleyip düşmek çok doğal. Ayağın üstüne düşmek o kadar doğal değil ama imkansız da değil. Aynen bugün olduğu gibi. Balon gibi oldu ayağım resmen. Resmen diyorum, belge var. Doktora gitim. Bir bilene sormalı her şeyi. Bir uzman bulmalı. Doktora gitmeli. Ben de öyle yaptım. Ne de güzel oldu. Doktordan korkmamalı. O da insan. İnsan isterse her şeyi başarır. Yapamayacağı şey yoktur. Bak ben istedim, üç buçuk kiloyu lüplettim. Oh canıma değsin. Ama canıma değmedi, ayağıma değdi. hep buzdolabının yüzünden. Sahtesin oğlum!
16 Aralık 2008 Salı
25 Ağustos 2008 Pazartesi
29 Temmuz 2008 Salı
üfleyemiyorum
yanıyor mum, yanıyor...
bitiyor mum, masa örtüsü yanacak
üfleyemiyorum
bitti mum
tutuştu masa örtüsü
derin bir nefes alıp üfleyemiyorum
kül oldu örtü, eyvah masa yanıyor
gücümü toplayıp üfleyemiyorum
gitti masa, ev tutuşacak
ama nafile, nefesimi içime çekip
uzun uzun üfleyemiyorum...
alevler bana geldi
ellerim yanıyor, ellerim!
ama nafile, acıyan yanıklarıma üfleyemiyorum
alevler sardı dört bir yanımı
cayır cayır yanıyorum!!!
üfleyemiyorum, üfleyemiyorum, üfleyemiyorum...
üflemem lazım ölmemek için
üflemem lazım yanmamak için
ama gel de üfle
gel de derin nefes al...
burnum dolu sümük a dostlar
üflemem için sümkürmeli..
ama gel gör ki
kıyamıyorum sümkürmeye
sümkürüp de üflemeye..
yanacaksam yanayım
yanacaksa yansın bütün dünya!
burnumda sümüğüm olmadıkça
neyleyim ben yaşamayı
neyleyim ben dünyayı...
sümüğümden ayrılamam
onu burnumdan atamam...
ey alevler yakın beni
yeter ki ayırmayın biriciğimden
en kıymetllim sümüğümden...
Çağrı'dan Anıl kardaşına...
gibi
ayaklarım kokar leş gibi
tipim kaymış keş gibi
eriyorum yağ gibi
bitirdin kız sen beni ...
yolda kalan kamyon gibi
attan düşen cokey gibi
sekiz gol yemiş kaleci gibi
sapıttırdınn kız sen beni ...
düşünüyorum hindi gibi
gülüyorum salak gibi
ağlıyorum bulut gibi
mecnun ettin kız sen beni ...
kontürü bitmiş telefon gibi
teli kopmuş gitar gibi
yelkovansiz saat gibi
eksik kodun kız sen beni ...
sümüküm benim
ü zülüyorum sürekli,
m aalesef yaz geldi...
ü stüme geliyor sanki tüm mendiller
k upkuru yine burnum ...
ü şüyorum sanki nefes alırken
m uzaffer oldu yine yaz,güneş
b eni ayırdı canımdan,biriciğimden
e n değer verdiğim salgımdan
n eş'eyle akan sümük'ümden...
i nanamıyorum,inanmak istemiyorum
m uradıma eremiyorum...
26 Haziran 2008 Perşembe
17 Mayıs 2008 Cumartesi
15 Mayıs 2008 Perşembe
22 Nisan 2008 Salı
21 Nisan 2008 Pazartesi
şiir
mendilim dolar , yumuşacık olur
sıcacıktır elimin içinde , ısıtır beni
sonra bir hüzün dolar içime
akan sümüümün yerine ...
duygularımı gizleyemem sonra ağlarım , ağlarım , ağlarım ...
sonra bakarım ki burnum yeniden dolmuş
o zaman hüzün yerini neş'eye bırakır
akan gözyaşlarım mutluluk gözyaşlarıdır artık ...
çünkü ona ; sümüğüme kavuşmuşumdur artık !
belki öncekinin yerini tutmayacak
belki onun kadar yapışkan ve yeşil olmayacak
ama olsun !
benim olacak ya
burnumdan aşağı süzülecek ya
koluma sildiğimde orada sertleşecek ya
burnumu her çekişimde fokurdayacak ya
işte bu yüzden seveceğim onu yeniden yeniden yaşayacağım o duyguları
daha ne isterim artık!!!
benim canım sümüğüm
hiç bırakma beni
e mi ...